17 Şubat 2008 Pazar

İPEK URAL 11 SOS / A

SINIRLARDA YAŞAMAK

Neden toplumdaki her birey toplumun kabul ettiği ''doğrulara'' inanmak zorundadır? İçinde olduğumuz konumu biz seçemiyoruz aslında. Kimimiz ait olduğumuz aileden memnunuzdur, kimimizin dilinde ''keşkeleri'' vardır. Biyolojik açıdan değerlendirirsek, bir çocuk anne ve babasından genlerini alır, düşünceleri ise sonradan edinilen bir olgudan ibarettir.


Bulunduğumuz çevre yaşadığımız olaylar bizi farklı düşüncelere iter. Mesela, hep kaybeden, çabaladığı halde isteklerine ulaşamayan, iyiliğe rağmen kötülükle karşılaşan bir insanın hayata olumlu bakmasını bekleyemezsiniz. Ya da onu kısıtlayamazsınız. Ama dediğim gibi toplumla yaşıyoruz. Belli kurallar, yasaklar vardır. Atalardan kalma geleneklerin tüm insanlar tarafından kabul edilmesi beklenir. Aslında insan bireysel yaşamalıdır. Hayatını diğer insanlar yerine kendine adamalıdır. Sonuçta dünyaya bir kez geliyoruz. Ve hayat her zaman karşımıza güzellikleri çıkarmıyor. Bu yüzden şanslar bize verilmişken, en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Belki siz böyle düşünmeyebilirsiniz. ''Gelenekler toplumun devamlılığını sağlayan olgudur.'' diyebilirsiniz. Fakat bana göre yanlış olan bir şey vardır ki; bu da; insan düşüncelerinde sabit kalamaz. Öyle bir an gelir ki zıt olan düşünceyi savunabilir. Bireyi, ''neden böyle düşünüyor?'' diye sorgulamak yerine, o düşünceye iten sebebi bulmalıyız. Örnek verecek olursak; ahlak kavramı denince toplumda belirli yargıla ön plana çıkar. Oysa her insanın ahlakı kendinedir. Diyoruz ya yalnız doğduk yalnız ölürüz. O zaman niye hala ön yargıyla yaklaşıp, kendimizle ilgilenmek yerine başkalarının özel hayatına karışıyoruz? Neden ahlak diyince ürküyoruz? Ya da inanç konusu... Doğru bilinen yanlışlar bir toplumu kendine esir ederken, diğer bir yandan asıl gerçekler yansıtılınca çelişkiye düşüyoruz? Kimimize göre ''Tanrı'' sadece yaratan, kimimize göre sığınılacak limandır. Bana göreyse çaresizliktir. ''Hayatta cehennemi yaşadığım için cennet hakkımdır.'' diye düşünürüm bazen. Sorgularım her şeyi. Her insanoğlunun doğasında var olan bir şeydir zaten sorgulamak.


Artık doğru bildiğimiz yanlışlardan sıyrılıp, gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Zaten yeterince kendimizi kandırmıyor muyuz? Madem her şeyin bir sınırı var toplumda, çelişkinin sınırını da aşmalıyım artık. Gerçekleri yaşamak, yalanları üretip uygulamaktan daha kolay değil midir sizce?